Mecha denildiğinde eski dönem izleyicinin Voltron ve RoboTech , son birkaç yıl içinde ülkemizde oluşan Anime'sever kitle genelinde de sadece Evangelion isminin bilindiği gibi acı bir gerçekle karşı karşıyayız.Buna karşın Japonya ve diğer birçok ülke için 1996'ya dek en çok bilinen Mecha serileri herhalde Macross ve Gundam serileridir.Macross belli başına bir efsane , o yüzden girsek bile kolay kolay çıkamayız.Bu nedenle ülkemizde pek bilinmeyen , fakat dünyada hatırı sayılır bir efsane durumundaki Gundam konsepti hakkında bir iki naçiz görüş vermeyi borç biliyorum :
Gundam konusunda izleyicilerin (yada serinin sempatizanlarının) düştüğü en büyük yanılgı , sanırım Gundam'ın tek bir seri , tek bir konsept olduğu yönündeyse de bu doğru değildir : İlk seri olan 1979'daki "MobileSuit Gundam" 'den 2006'in Gundam SEED Destiny'sine değin sayısız Gundam serisi yapıldıysa da bunların tamamının aynı evrende geçtiğini söylemek yanılgı olur.Bu kadar geniş sayıda seriye sahip Gundam yapımlarının doğru algılanması için çorbada bizim de tuzumuz bulunsun gibisinden Gundam serileri ve konseptleri konusunda kısaca bir yazı yazalım dedim.Gundam serilerinin sayısı ne olursa olsun kendi içinde çeşitli evrenlere ayrılıyorlar.Her evrenin zaman dilimi birbirinden farklı , ve haliyle birinde yaşayan bir karakter bir diğer evrende hiç yaşamamış -ve yaşamayacak- demektedir.Ama yine de bu bazı temaların ortak olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Gundam ilk olarak 1979'da başlamış ve aralıklarla da olsa halen devam serilerini ve yan öykülerini gördüğümüz bir seridir.Konular her seride değişim gösterse de ana tema insanların yaptıkları hataları sonsuza kadar tekrarlaması trajedisi ve insanlığın içinde getirdiği savaş güdüsünün insanlığı getirdiği noktadır.Gundam konusunda izleyicilerin (yada serinin sempatizanlarının) düştüğü en büyük yanılgı , sanırım Gundam'ın tek bir seri , tek bir konsept olduğu yönündeyse de bu doğru değildir : İlk seri olan 1979'daki "MobileSuit Gundam" 'den 2006'in Gundam SEED Destiny'sine değin sayısız Gundam serisi yapıldıysa da bunların tamamının aynı evrende geçtiğini söylemek yanılgı olur.Bu kadar geniş sayıda seriye sahip Gundam yapımlarının doğru algılanması için çorbada bizim de tuzumuz bulunsun gibisinden Gundam serileri ve konseptleri konusunda kısaca bir yazı yazalım dedim.Gundam serilerinin sayısı ne olursa olsun kendi içinde çeşitli evrenlere ayrılıyorlar.Her evrenin zaman dilimi birbirinden farklı , ve haliyle birinde yaşayan bir karakter bir diğer evrende hiç yaşamamış -ve yaşamayacak- demektedir.Ama yine de bu bazı temaların ortak olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Gundam serisi hem bazı örneklerden etkilenmiş hem de bazı örnekleri etkilemiştir.Örnek vermek gerekirse Gundam serilerinin vazgeçilmez silahı olan ışın kılıçları ( Beam Saber ) Star Wars’takilere çok benzer.Benzer şekilde Star Wars da olduğu gibi Gundam'da da bunu görebilmekteyiz ( Seçkin Newtype'ların Güç'le bir olma durumunda olduğu gibi ) Bunun yanısıra Kurosawa ve klasik Japon filmlerinin ( özellikle savaş sahneleri ve karşılıklı dövüşler ) etkisinde kalınmıştır.Işın kılıçları da sırf şekil olarak değil , kullanım teknikleri olarak da Japon savaş kılıçlarına benzer.StarWars'daki “Jedi” kelimesi “Jidai” kelimesinden geliyorsa bunu tanımlayan kavramı Gundam serilerinde "Newtype" olarak görebilmekteyiz ( Bkz. “Jidai Geki” ) Bir başka etkileşim örneği olarak da StarWars Episode I : Phantom Menace 'deki Darth Maul'un çift taraflı kılıcını örnek verebiliriz , bunun Gelgoog adlı modelin taşıdığı çift taraflı mızraktan ( Naginata ) esinlendiği söylenebilir.Yine StarWars'da olduğu gibi hikayenin başından sonuna dek -biraz tuhaf ama- insan olmayan bir karakter vardır :
» Tıkla Katili Öğren - Tekrar Tıkla Bilmiyormuş gibi yap - Click to show Spoiler - click again to hide... «
Haro , boyu 40cm olan konuşabilen bir minik robot. Sahip olduğu bilgisayar sayesinden basit cümleleri kurabiliyor. Normalde Haro’yu Amuro OYW sırasında Gundam pilotu olmadan önce evinde kendi kendine geliştirmişti. Zeta Gundam’da Camille, Haro’yu Ay'daki bir koloninin kalıntılarında buldu ve onu tamir ederek çalışır duruma getirdi. Bu noktadan sonra Haro , Camille’in en yakın arkadaşı oldu.Bu Haro, orjinalinin bir kopyasıdır.Aynı Haro Char's CounterAttack ve Victory Gundam'da yeniden ortaya çıkar ve Turn A Gundam'daki Haro ile aynı olması ihtimali vardır.Ayrıca orjinal seriye bir gönderme olması amacıyla Gundam SEED serisine de bir Haro dahil edilmiştir.Diyebiliriz ki Haro , Gundam evreninin bir bakıma sembolü sayılır.Aynı zamanda Gundam serilerindeki en uzun ömürlü insan olmayan karakterdir.
Konsept olarak Gundam'a en benzettiğim yapım olan Metal Gear oyun serisi hakkında yaratıcısı Hideo Kojima'nın söyledikleri bize ister istemez Gundam serilerini anımsatır : Oyunu yaparken nükleer yığıntı, insan kopyalama gibi tehlikeli konulara dokundurdum, önemli mesajlar da verdim. Örneğin oyunun teması şimdiki jenerasyonun bir sonrakine ne bırakacağı ile ilgiliydi. İnsanlar sonsuz yaşam çevriminde doğuyor, ürüyor, çocuk yetiştiriyor ve ölüyorlar. Oyunun hikayesi ve karakterleri hep bu konsept üzerine kuruluydu.
Sonuç olarak Gundam serisinin , Hideo Kojima ve George Lucas gibi büyük isimler de dahil olmak üzere seriyi izlemiş birçok Amerikalı yönetmene de bazı yönlerden teknik yönden esin kaynağı olduğunu , bazı yönlerdense onlardan etkilendiğini söyleyebiliriz.Hatta Gundam serileri , bazen hiç tahmin etmediğimiz şekillerde de karşımıza çıkmakta...
ÖN İNCELEMELER :Gundam evrenlerini özet vererek inceleyecek olursak :
1- UNIVERSAL CENTURY
Anime edilmiş öyküler bakımından bu evren kronolojik olarak 1979'daki MobileSuit Gundam ( a.k.a. "First Gundam" ) ve 2005'deki "MSIGLOO : Hidden One Year War" ile başlar , 1994'deki "Victory Gundam" ( a.k.a. "V Gundam" ) serisi ile biter.Ama 1994'den sonra bile artan hızla Universal Century'de olan olayları işleyen yan öyküleri içeren romanlar , oyun serileri , Manga'lar vs... yapılmıştır.Haliyle Universal Century'ye Gundam'ın yan öykü açısından en zengin alanı da denilebilir.
Olaylar , ilk resmi uzay çalışmalarıyla (Sputnik I) başlatılan UC takvimi ile start alıyor.Uzayda kolonizasyon çalışmaları yapay koloniler üzerinden sürerken , yaklaşık 50 yıl sonra Zeon Zum Deikun denilen bir adam ortaya çıkıyor ve kolonilerin bağımsızlığını savunmaya çalışan görüşler öne sürüyor.Çok geçmeden Zeon Zum Deikun karanlık güçlerce öldürülüyor , fakat yaktığı bağımsızlık ateşi sönmüyor. Çok güçlü bağlantılara sahip Zabi ailesi tarafından hızlı bir şekilde yeniden organize edilen ve "ZEON" adı altında birleşen koloni güçleri bağımsızlıklarını ilan edip hızlı bir silahlanma hareketine giriştikten sonra dünyaya savaş açıyorlar (Buraya çok değinmeyeceğiz çünkü internetteki çeşitli forum grupları federasyon-Zeon haklılığı davalarının hiç bitmediği kısır tartışmalarla dolu ve kim haklı diye hiç sormamak çok daha iyi) UC 0079 yılına gelindiğinde dünya merkezli Federation iyice gerilemiş , dünyanın yaklaşık yarısına yakını Zeon eline geçmiştir.Zafer hırsına kapılan Zabi ailesi ve taraftarları , kontrollerindeki gücü cumhuriyetten totaliter bir dükalığa çevirirler ve dünyaya karşı nükleer - biyolojik - kimyasal silahlar kullanmaktan geri kalmazlar hatta Zeon tarafında yeralmayayı reddeden çeşitli kolonileri itici motorlar ekleyerek içinde yaşayan tüm masum halkla beraber dünyaya düşürmeye başlarlar. (Orta büyüklükte bir kolonide 10 milyon insanın yaşayabildiğini düşünürseniz koloni düşürme operasyonları sonucunda oluşan kıyımın boyutları daha iyi anlaşılabilir) Dünyanın iklimi bile bu savaşlardan sonra kısmen değişmeye başlamış , koloni düşürme operasyonları kimi yerleri haritadan silmiş , sonuç olarak savaş milyonlarca kişinin ölümüne yol açmıştır.Hal böyle olunca Zeon istilasına karşı tüm dünyanın birleşmesi uzun sürmez fakat Zeon'un elinde MobileSuit denen yeni nesil savaş makineleri vardır ve "Newtype" denen uzayda doğup büyümüş , haliyle normal insanlardan çok daha yüksek refleks ve koordinasyon yeteneğine sahip insanların kullandığı bu makineleri durdurmak , elinde sadece savaş uçağı , tank , füze türü silahlar olan federasyon için pek de kolay görülmemektedir : Daha sonradan "One Year War" ("1 Yıl Savaşları") denen , zorlu büyük savaş başlamıştır ve iki taraftan biri ortadan kalkmadan da biteceğe benzememektedir.
Bu nedenle federasyon tarafından "GUNDAM" adı verilen , dıştan MobileSuit'lere benzeyen fakat iyi bir pilot kontrolünde onlardan çok daha ölümcül olabilecek yeni nesil bipedal silah sistemleri üretilir ve bu gizli projenin ürünü prototipler Federasyon'un tutunabildiği son yerlere gönderilir.Prototiplerden birisinin tutulduğu Side 2 kolonisindeki bir üste , projenin tasarımcılarından olan askeri bir mühendisin oğlu Amuro Ray ( 15 ) adlı bir genç panikleyerek hiçbir savaş tecrübesi olmadığı halde (üstelik sadece kullanım kılavuzunu okuduğu halde) henüz tam olarak tamamlanmamış prototip RX 78-2 Gundam'a atlar ve şansının -biraz da yeteneğinin- eseri olarak sadece bir çift Vulcan ve ışın kılıcı (Beam Saber) dışında hiçbir silahı olmayan bu Gundam'la üsse saldıran birkaç MS'yi şaşırtıcı şekilde etkisiz hale getirmeyi başarır.Bu beklenmedik başarıdan , ister istemez mürettebatı arasına katılmak zorunda kaldığı Federasyon donanmasına ait savaş gemisi White Base'yi defalarca düşman saldırılarından giderek uzmanlaşarak korumasından ve daha sonra da kendisinin de bir Newtype olduğunu öğrenmesinden bir süre sonra istemeden de olsa federasyonun en elit pilotu (ve bir süre sonra Zeon'a karşı federasyonun en büyük umudu) haline gelir ve de bir süre sonra ister istemez kendisi gibi olağandışı yeteneklere sahip efsanevi bir Newtype pilotu olan Char Aznable'yle ( 20 ) karşı karşıya gelir.Char , Zeon savaş akademisinin en genç ve en yüksek notla mezun olan pilotudur ve savaşın ilk günlerinde tek başına düzinelerce MS ve yarım düzine savaş gemisi indirmesine dek varan tekniğini iyice geliştirmiştir.Fakat bir noktadan sonra ister istemez karşıya karşıya gelmelerinden itibaren ne Amuro ne de Char serinin sonlarına dek birbirlerine asla kesin bir üstünlük sağlayamaz ve bu karşılaşmalar birçok kez daha tekrarlanır.Savaşın sonlarına doğru gelindiğinde ise bu savaşın ikisinden biri ortadan kalkana kadar bir şekilde süreceği gerçeği ile yüz yüze gelirler.Olaylar Federasyon'un Orta Avrupa , Güney Asya , Kuzey Afrika ve Kuzey Amerika'da yoğunlaşan Zeon birliklerine karşı düzenlediği bir dizi operasyon ve arka plandaki Amuro - Char rekabeti ile devam eder ; nihayet Zeon'un son kalelerinden uzaydaki asteroid bir kolonisi , A Bao Qu üssüne yapılan son saldırı ile sona yaklaşır.Char , "One Year War" sırasında üretilmiş en gelişmiş Zeon MS'i olan prototip ünite Zeong'a (ki bu sırada Zeong'un yarısı ancak tamamlanmıştı ve o sırada bacakları bile bulunmuyordu) atlar ve Amuro ile "One Year War" savaşının son dövüşüne geçer : Uzun savaşın sonunda Char'ın Zeong'u Amuro'nun RX-78'i birlikte yokolur , Amuro destek ekibi tarafından kurtarılmış Char patlayan koloninin içinde kalmış , kayıplara MIA (Missing in Action) olarak geçirilmiştir.Uzay donanmalarının tamamına yakınını ve tüm yönetici kadrosunu kaybeden Zeon birliklerinden kalanlar her ne kadar A Bao Qu ele geçirilememiş olsa da ateşkes görüşmelerini kabul etmek zorunda kalırlar ve böylece "One Year War" biter.
1979'un MobileSuit Gundam'ının konusu kısaca böyle... Fakat MS Gundam'ı ( diğer adıyla "First Gundam" ) diğer Gundam'lardan üstün tutan neden konsept yaratıcısı Yoshiyuki Tomino'nun bariz şekilde dünyanın yakın tarihine gönderme yapan hikaye yapısı oluşturması , Star Wars'dan sonra belki de en derin alternatif bilimkurgu evreni olması ve Universal Century'nin neredeyse her serisinde bir şekilde "SAVAŞ KÖTÜDÜR!" mesajını vermesidir.Yapıldığı zaman gereği olarak çizimlerin her ne kadar diğer bildik Mecha türevlerinden daha ileri olmamasına karşın MS Gundam'da yeralan dramatik -ve hatta trajik denilebilecek- öğeler MS Gundam'ı yapıldığı dönem (1979) itibariyle "Macross" (1982) , "Battle Cruiser Yamato" (1977-1983) ve "Legend of Galactic Heroes" (1989-1992) dışında hiçbir Anime serisinin ulaşamayacağı bir dramatik anlatı noktasına yaklaştırmıştır.Sonrasında gelen birçok seri de MS Gundam'dan dersler alarak tüm Mecha tasarımlarını ve silah donanımlarını en ufak teknik detayına dek vararak tasarlamaya ve her biri ayrı ayrı analiz gerektirecek derin karakterler yerleştirerek işlemeye başladılar.
Belki çok kişi tarafından kavranamasa da MS Gundam aslında yapımcıları için ciddi anlamda tehlike oluşturmasa da yine de yüksek derecede politik ve siyasi göndermeler barındırıyordu.Bu nedenle olsa gerek tıpkı SquareSoft'dakilerin Front Mission oyun serilerinde yaptıkları gibi bazı tarihi olaylar , coğrafi yerler ve bazı isimler değiştirilmiş (Gundam SEED Destiny'de İstanbul'un "Diocvia" olarak geçmesi gibi) Benzer şekilde Gundam SEED Destiny'deki Earth Alliance içindeki kıtalararası operasyonlar yapan gürev gücü olan "Blue Cosmos" ve OMNI gruplarının izleyiciye aktarılması ile Gundam serilerinin arka planda 11 Eylül sonrası Amerikan politikalarının sonuçlarını öngörme tartışmaları yeniden alevlendi. ( Örneğin Zeta Gundam 1985 yapımı olduğu halde 20 yıl sonra Japonya dışında gösterilebilmişti.Hakeza yeni serinin yapımcılarından Seiji Takada Gundam SEED Destiny'i eski UC öykülerindeki temalara ek olarak savaşın anlamsızlığı , iyi ile kötü arasındaki mesafenin belirsizliği ve 11 Eylül Saldırısı , Irak İşgali , Filistin sorunu gibi global sonuçlar doğuran olgulardan hareketle sosyal-kültürel çatışmaların insanlığı nasıl bir noktaya götürdüğü hakkında yeni nesillere fikir verebilmek için yaptığını söylüyor) Bu arada ANN'deki Zeta Gundam trivia kısmında şöyle yazmakta :
"When Zeta Gundam first aired on TV, it had horrible ratings because the theme was too dark for the people at that time.Only after many years after its airing did people start understanding and appreciating it"Ayrıca Gundam serilerinin ilginç bir özelliği de 20. yy tarihi ve onun üzerinden sosyal , politik ve askeri anlamda Nazi dönemi göndermeleri barındırmasıdır.Bu konuda geniş ve ilginç bir yazıyı
Wikipedia'daki ilgili sayfasından sayfasından okumanızı özellikle öneririm.